BASINA VE KAMUOYUNA

Başbakan Sayın Bülent Ecevit 11 Haziran günü Diyarbakır'a gitti. Biz Sayın Başbakan'ın, Diyarbakır'dan Türkiye kamuoyuna başında bulunduğu hükümet adına bölge halkının sorunlarıyla ilgili önemli mesajlar vereceği umudunu taşıyorduk. Halkın beklentisi de buydu.

Sayın Başbakanın Diyarbakır'da söyledikleri günümüze kadar söylediklerinin tekrarından başka bir şey olmadı.

Sayın Başbakan Kürt sorunuyla ilgili malum düşüncelerini açıklamanın ötesinde, son dönemlerde sıkça yaptığı gibi partimizi hedef alan beyanlarda bulunmaktan da geri durmadı.

Sayın Başbakan aynı zamanda bir siyasi partinin de genel başkanıdır. Dolayısıyla da belli bir siyasal anlayışın temsilcisidir. Partimiz de dahil olmak üzere siyasi partilerle ilgili değerlendirmeler yapma hakkına da sahiptir. Ancak gerek siyasi etik açısından, asıl olarak da sorumluluklarının bir gereği olarak Sayın Ecevit'in özenli davranması, söylediklerini tartarak söylemesi gerekir.

Medyanın da yansıttığı gibi Sayın Başbakan dolaylı bir şekilde partimizi ırkçılık ve bölücülüğe meyyal göstermeye çalışmıştır. Açıkça biliniyor ki, gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Her şey bir yana, sadece Türkiye'nin bütün demokratik potansiyelini bir siyasal merkezde toparlama girişimlerine verdiğimiz destek bile bizim ideolojimizle, siyasal görüşlerimizle ilgili önemli bir kriterdir.

Sayın Ecevit "meydanı HADEP'e bırakmayacağız" diyor. Diğer partilerin bizimle olan diyalogundan rahatsızlıklarını belirtiyor. Bir Başbakan olarak kendilerinin de bizimle diyalog kurmaları gerekir. Türkiye'nin demokratikleşmesine ilişkin söylemlerinde samimiyet varsa – biz olduğunu düşünüyoruz- buna mecburlar da. Çünkü HADEP'in bugün artık uluslar arası bir hal almış olan Türkiye'nin en yakıcı sorunu Kürt sorununda ve ülkenin demokratikleştirilmesi hususundaki yeri, Sayın Başbakan da dahil olmak üzere herkes tarafından bilinmektedir.

Sayın Başbakan -üzerinden henüz bir yıl gibi kısa bir zaman geçmiş olan- yapılan seçim sonuçlarından da ders çıkarmalıdır. Politikalarımızın test edildiği halk nezdinde ne kadar kabul gördüğünün açığa çıktığı mihenk taşıdır seçimler.

Halka rağmen politika yapılmaz. Halk ne istediğini uzun yıllardır en yüksek sesle açıkça söylüyor. Kimliğimle yaşamak istiyorum, dilimi, kültürümü özgürce kullanmak istiyorum, demokrasi istiyorum diyor. Partisinin il kongresindeki konuşmasında “idam cezasının kaldırılması gerekir” dediği zaman gördüğü tepki dahi, Sayın Başbakan için öğretici olmalıdır.

Sayın Başbakan siyaset terminolojisine yeni bir kavram da ekledi. Yerli yersiz kullanıyor. "Siyasi terör", "Terör siyasallaşıyor" müsaade etmeyeceğiz diyor. Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün müdür?

Herkesin siyaset yapma hakkı vardır. Ama kimsenin bunu engelleme hakkı yoktur. Yasalara, kurallara uygun olarak yapılmak istenen siyasete engel olmak, yasalara karşı gelmek, suç işlemektir. Siyasete karşı çıkmak dolaylı da olsa barışa, toplumsal huzura da karşı olmak; şiddeti, terörü teşvik etmek sonucunu doğurur.

Sayın Ecevit kendisini toplum hayatımızı tanzim etmenin mutlak hakimi görme alışkanlığını terk etmelidir.

Kimi zaman atıfta bulunduğu, bizim de entegre olmaya çalıştığımız Avrupa'nın demokratik ölçülerini işine geldiği zaman değil, her zaman hatırlamalıdır. Sık sık vurgu yaptığı Kopenhag kriterleri ve bir dizi başka uluslar arası sözleşmeler, Kürt sorunu ve HADEP söz konusu olunca geçersiz mi sayılıyor?

Halkın ihtiyaçlarına cevap olamayan politikalarda ısrar sonucunda toplumsal hayatımızda bir tıkanma ve yeni bir karar verme durumunu yaşıyoruz. Vereceğimiz karar, eskide ısrardan vazgeçmek zorunluluğunu taşıyor. Kamuoyu böyle istiyor, çare böyle bulunacaktır.

Ayrıca Sayın Ecevit'in partisi ve başında bulunduğu hükümet açısından da hayırlısı bu olacaktır.

Biz yine bizatihi Sayın Başbakanın kendisi, partisi dahil olmak üzere bütün siyasi partilerle ve toplumun başka organize kesimleriyle diyalog içinde bulunmanın, birlikte çözümler üretmenin çabası içinde olacağız.

Umuyoruz Sayın Başbakan bizimle karşı karşıya gelmekten kaçma ısrarından vazgeçer ve birbirimizi ikna fırsatı buluruz.

14.06.2000
Ahmet Turan DEMİR
Genel Başkan