BASINA VE KAMUOYUNA

AB'nin Türkiye'nin üyeliği için hazırladığı "Katılım Ortaklığı Belgesi" açıklandı. İçeriği daha önce basına da yansıdı. Ancak devlet yöneticilerimizden ve toplumumuzdan bir bölüm, belgede yer alan koşulları bilmelerine karşın sanki yeni bir şeymiş gibi yabancılık duydular.

Yetmiş yıldır Kürtlerin inkarına dayalı politikalar geliştiren yöneticilerin "hassasiyeti" Kürtlerin isim belirtilerek belgede yer almamasıydı. Ülkemizdeki gelişmeleri, siyasal dengeleri ve iktidarın yapısını hesaba katan AB, belgede "Kürt" sözcüğüne yer vermedi. Bunu bir eksiklik olarak görüyoruz. "Kürt" kelimesi bir halkın ismidir. Her varlığın ismiyle çağrılması gereği bu topluma ilişkin sorunlar söz konusu olduğunda "Kürtler" de belgede bu şekilde anılmalıydı.

HADEP, ülkemizin sosyal, siyasal yapısını ve beklentilerini değerlendirirken bu eksikliğin nedenlerini yeterince anlayışla karşılamak durumunu belirtir. Ancak belgeyi bir bütün olarak görmemiz gerekir. Bu nedenle belgenin tümünü olumlu bulduğumuzu söylüyoruz. Demokratikleşme, insan hakları ve hukuk alanındaki öncelikler "Orta vadede" ki iyileştirme, düzenleme ve çağdaş kriterlere ulaşma girişimlerine büyük ölçüde kapı açacaktır.

Kürtlerin sıkıntılarının giderilmesinin daha çok öncelikli beklentiler içinde yer alması gerekirken, OHAL'in, idam cezasının, eğitim hakkını engelleyen düzenlemelerin kaldırılmasının 2002-2004 yıllarında gerçekleştirilmesini, sakıncaları olan bir gecikme olarak görüyoruz.

Belgede yer alan düzenlemelerin yerine getirilmesi ülkemizi büyük ölçüde demokratikleştirecek ve ileriye taşıyacaktır. Bu nedenle olumlu buluyoruz.

Hükümetin daha önce sık sık söz verip de yerine getirmemesi gerçeğinden hareketle bu kez de kuşkularımızı belirtmek zorundayız.

09.11.2000
09.11.2000
HADEP GENEL MERKEZİ