BASINA VE KAMUOYUNA

Değerli Basın Mensupları,

1 Eylül, insan için yüce erdem olan barış arayışının dünyada topyekün dile getirildiği bir gündür.

1 Eylül' de barış talepleriyle ilgili faaliyetlere, istisnalar bir yana, dünyanın hiçbir yerinde engel çıkarılmaz. Ülkemizde bugün bu istisnai engeli ve ayıbı yaşamaktayız.

Partimiz, her zaman olduğu gibi bu yıl da 1 Eylül' de bütün barışseverlerle birlikte alanlardan barış mesajı vermenin hazırlıklarını yaptı. 1 Eylül' de Diyarbakır, İzmir, Mersin ve Van 'da; 2 Eylül günü de Türkiye'nin her tarafından gelecek taraftarlarla Ankara'da mitingler yapmak için çalışmalarını tamamladı. Yüzlerce otobüs kiralandı. Mitinglerin yasaklanacağına ihtimal verilmiyordu. Kısıtlama olmadığı zaman sorun yaşanmayacağı, son kutlanan Newroz' da görülmüştü. Bundan ders çıkarıldığını düşünüyorduk. Maalesef düşündüğümüz gibi olmadı. Bir sağduyu yoksunluğu görüldü.

Daha düne kadar olumlu bir hava vardı. Ankara'da görüştüğümüz emniyet yetkilileri miting başvurularımıza onay çıktığını, yazılı olarak ta bildireceklerini, problem yaşanmadan sonuçlanması için birlikte çaba göstermemiz gerektiğini ifade ediyorlardı. Mersin'de yazılı olarak onay verildi, arkasından bir başka yazılı bildirimle durduruldu. Sanırız merkezi bir yaklaşımla barış faaliyetlerimize toptan yasaklama getirildi.

Toplumun her kesiminden demokratik açılım ve barış umutlarının yeşerdiği bu günlerde yasaklamaların kimseye yararı olmayacaktır. Yasakçı anlayışın artık bunu kavraması gerekir. Bu tutumun herkesi rahatsız ettiği, partimize görül veren milyonlarca insan tarafından tepki ile karşılandığı da bilinmelidir.

Yapılması gereken, halkın barış ve demokrasi umutlarını gerçeğe dönüştürme çabalarının gecikmeksizin başlatılmasıdır. Yasaklama değil.

Düzenleyeceğimiz mitinglerde;

Ayrımsız bir genel affın çıkarılmasını,
İdam cezasının kaldırılmasını,
İnsan haklarının ihlal edilmemesini,
Düşüncelerini açıklayanların ceza görmemeleri gerektiğini,
Anadilin kısıtlanmamasını,
Demokratik bir anayasanın hazırlanmasını, ülkenin demokratikleştirilmesini,
Barış ve özgürlüğün kalıcı olarak sağlanmasını dile getirecektik.
Bu talepler yurttaşlarımızın çoğunluğunun talepleridir. Karşı çıkılması demokrasinin reddi anlamına gelmektedir. Bu nedenle hükümet yanlışta ısrar etmemeli, antidemokratik uygulamalardan vazgeçilmedir.

Barış herkesin ortak buluşma noktası olmalıdır. Çünkü barış ve özgürlükler bir gün herkese lazım olacaktır. Tüm yasaklama ve engellemelere rağmen bir gün barış mutlaka egemen olacaktır diyoruz.

01.09.2000
Ahmet Turan DEMİR
Genel Başkan