BASINA VE KAMUOYUNA

Değerli basın mensupları;

Bugünlerde içerden ve yurt dışından Güneydoğu ve Doğu bölgelerimize yönelik yoğun bir ilginin olduğunu görüyoruz.

Avrupa Birliği'nin muhtelif organları adına tek tek Avrupa ülkeleri adına ve ABD adına ziyaretler yapıldı, ağırlıklı olarak ta bölgenin iktisadi sorunlarıyla ilgili açıklamalarda bulunuldu.

Geniş medya katılımıyla Genelkurmay adına da bölgeye gidilerek sorunlara ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler yapıldı.

11 Haziran günü de Başbakan Bülent Ecevit Diyarbakır'a gidecek. Sayın Ecevit'in bölgenin ihmal edildiği yolundaki açıklaması da dikkate alınırsa; muhtemeldir ki, hükümet adına da bir değerlendirme yapılacak ve planlanan icraatlar kamuoyuna sunulacaktır.

Sürekli ağırsıkıntılar yaşamış, problemleri birikerek artık taşınamaz hale gelmiş olan Bölgeye dönük ilgi ve girişimlerin, Bölge halkının beklentilerine cevap olması halinde bizim tarafımızdan olumlu karşılanacağı ve sıcak destek göreceği bilinmelidir.

Doğru olmayan tespitlere bağlı olarak yapılacak uygulamalar ise gelecekte de çözüm getirmeyecektir. Öyleyse sorunun özünü kabul edip ona göre çare bulmak gerekir.

Sorunun esası Sayın Başbakanın devamlı söyleye geldiği gibi geri kalmışlık ya da feodalizmin tasfiye edilmemesi değildir. Elbette ki bunlarda vardır ama birincil değildir.

Sorunun temelinde bir kimliğin varlığının ve onun kültürel haklarının reddi yatmaktadır. Böyle kabul edilip çözüm buradan aranmadığı müddetçe bir yere varılabilmesi mümkün olmayacaktır.

Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların bir bütünlük içerisinde alınıp, sosyal devlet anlayışı ile hareket edilerek çözüm yoluna gidilmelidir.

Bölge halkı demokrasi istiyor. Demokrasinin evrensel standartlarının Türkiye'de de uygulanmasını istiyor. Cumhuriyet tarihinin üçte ikisine yakın bir süre bölge halkı olağan yönetimler görmedi. İlan edilişinin üzerinden yirmi iki yıl geçti ama OHAL devam ediyor. Hemen kaldırılmalıdır.

Halk, samimiyet ve söylenen sözlerin arkasında durulmasını istiyor. Avrupa Birliği'nin yolunun Diyarbakır'dan geçeceği söyleniyorsa; Bu sözlere uygun bir tutum sergilenmesini yani kalıcı bir barış ve kapsamlı bir demokrasi projesinin hayata geçirilmesi için somut adımların atılmasını istiyor.

İnsana hiçbir şey; anadilini özgürce kullanmasının, onunla okuyup yazmasının, onunla radyo dinleyip, televizyon izlenmesinin engellenmesinden daha zor gelemez. Halk anadilini özgürce kullanmak istiyor. Dil üzerinde ki yasaklar kaldırılmalı, toplumsal yaşamın her alanında özgürce kullanılmalıdır.

Köyünden göç ettirilen milyonlarca insan geri dönmek istiyor. Partimize, bu talebi dile getiren on binlerce başvuru var. Hükümet herkesin kendi köyüne dönebilmesi için ciddi bir çalışma başlatmalıdır. Koruculuğu lağvetmeli, mağdurların zararlarını tazmin edici tedbirler almalı, güvenlik içinde yaşamalarının şartlarını hazırlamalıdır.

Türkiye'de yaygın insan hakları ihlallerine karşı, çok duyarlı olup bu yönde saygın bir mücadele yürüten İnsan Hakları Derneği Diyarbakır ve Van Şubesi, Kültür merkezleri ve Öğrenci dernekleri gibi kurumların faaliyetlerine imkan tanınmamaktadır. Hükümet hepsinin serbestçe çalışmasını garanti altına almalıdır.

Bazı günlük gazete ve dergiler OHAL bölgesine sokulmamakta, halkın haber alma özgürlüğü engellenmektedir. Yayın hayatına henüz başlamış olan 2000'de Yeni Gündem gazetesinin hemen yasaklanması anlaşılır bir durum değil. Bu hukuksuz keyfi tutuma hemen son verilmelidir.

Hizbullah operasyonu ile birlikte kamuoyunun gündemine giren faili meçhul cinayetlerle ilgili araştırmaları olumlu ama çok eksik buluyoruz. Aydınlatılmayı bekleyen binlerce faili meçhul cinayet var. Bunun ekseriyeti bölgede işlendi. Mağdurlar ve halk, hükümetten faillerin ortaya çıkarılıp yargılanmasını istiyor. Bu yapılmalıdır.

Toplumsal barışı sağlamaya dönük çalışmaların en başında geleni, geciktirilmeksizin ayrımsız bir genel af çıkarılması olmalıdır.

Cezaevlerinde devamlı büyük sorunlar ve acılar yaşanmış, onlarca insan yaşamını yitirmiştir. F tipi cezaevleri inşa ederek insanı tecrit etmek, sorunları ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Hükümet içerdeki insanları kısmen de olsa rahatlatacak düzenlemeler yapmalı, sağlık sorunları olanları hemen tedavi ettirmeli, hiç kimseyi hiçbir gerekçeyle tecrite tabi tutmamalıdır.

Bölge belediyeleri büyük imkansızlıklar içinde ağır koşullarda hizmet yürütüyorlar. Hükümet faaliyetlerini daha zora sokup, hizmetlerini gereği gibi yapmalarına engel olmak yerine, destekleyerek çalışmalarını daha verimli hale getirmelidir.

Hükümet, yörenin iktisaden de yaşanılır hale getirilmesi, açlık ve sefaletin pençesinden kurtarılması için kapsamlı bir iktisadi kalkınma projesi için çalışma başlatmalıdır. Bölgede ekonomiyi canlandırmak için belli bir plan dahilinde, hayvancılık, tarım, sanayi ve başka sahalarda yatırımlar yapmalı, kesintisiz programlar uygulamalıdır.

Biz Sayın Başbakanın çabalarına ve hükümetin atacağı en küçük adımlara dahi, ön yargısız ve samimi olarak en büyük desteği sunmaya hazırız.

Türkiye'nin ileriye götürülmesi için herkesle işbirliği içinde çabamızı sürdüreceğiz.

6 Haziran 2000
AHMET TURAN DEMİR
GENEL BAŞKAN