| bir önceki | bir sonraki|


C/BÖLGE ve KÜRT SORUNU

Do?u ve Güneydo?u Anadolu'nun ve bölgedeki insanlarımızın yaşamakta oldu?u olumsuzlukların, adeta kadere dönüşen sorunların, dar vizyonlu ve demokratik de?erleri içine sindirememiş otoriter devlet yapısı çerçevesinde, ırkçılık - militarizm - ba?nazlık temelinde geliştirilen politikalarla aşılamayaca?ı, demokrasi ve insan haklarına duyarsız uygulamalarla iç barışın sa?lanamayaca?ı ortaya çıkmıştır. ülkenin genelinde ve bölgede atılacak demokratik adımlar, ülkenin bölünmesini de?il, tam tersine ülkenin bütünlü?ünü pekiştirecektir. Yıllardır Bölgeye uygulanan baskı, şiddet ve inkar politikaları artık iflas etmiştir. Türkiye'nin bütünlü?ü içinde Demokratik ve Kürt kimli?ini dikkate alan ço?ulcu bir sistem içinde sorunlar çözüle bilinir.

1.) Anayasal Vatandaşlık sistemi esas alınmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bir ırk ve kan ba?ı cumhuriyeti, etnik köken cumhuriyeti olarak kurulmadı. Türkiye Cumhuriyeti, farklı insanların, cumhuriyetin eşit statüdeki kurucu unsurlar olarak yer aldı?ı bir yapılanmadan, bir ideal beraberli?inden kaynaklandı. Kürt kökenli yurttaşlarımız, tüm di?er farklı kökenli yurttaşlarımız gibi, ülke mozai?imizin, bizi ulus yapan de?erlerimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Ulusal birli?in temeli kültürel alan veya kan ba?ı de?il, yurttaşlık bilinci ve siyasal alan olmalıdır. Türkiye gibi çok kültürlü ve soy kümeli bir toplumda milliyetçili?i etnik temele dayamak bütünleştirici de?il, bölücü sonuçlar yaratır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının taşımaları gereken tek ortak kimlik, resmi/siyasal kimlikleridir. Yani, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarıdır. Kürtlük ya da başka kültürel kimlikler, bu üst-kimlikle çatışmamalıdır.

2) Kürtlere ilişkin özel yasalar kaldırılmalıdır

a) Özel adlar : Nüfus Kanunu (md. 16) ile, 8. 3. 1977 tarihli ve 7/13269 sayılı Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve çalışma Yönetmeli?i (md. 77), ana-baba tarafından çocu?a konacak adın "milli kültürümüze" uygun düşmesini istemektedir. 24. 12. 1934 tarih ve 2/1759 sayılı Soyadı Yönetmeli?i de, "Yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır. Yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz" demektedir (md. 5 ve 7). Anılan bu metinler, bununla ilgili önlem ve yaptırımları da beraberlerinde getirmişlerdir. Görüldü?ü gibi burada, dolaylı olarak Kürtçe ad ve soyadı yasa?ı da sözkonusudur. Uygulama da yakın zamanlara kadar, yargı yaptırımları dahil olmak üzere bu yönde olagelmiştir.

b) Yerleşim yerlerinin adları: 10. 6. 1949 tarih ve 5442 sayılı Il Idaresi Kanunu, ".. Türkçe olmayan (...) köy adları, ilgili Il Daimi Encümeni'nin görüşü alındıktan sonra en kısa zamanda Içişleri Bakanlı?ı'nca de?iştirilir" hükmünü getirmiştir. O tarihten bu yana uygulama köy, kasaba, mezra adlarının sürekli de?iştirilmesi yolunda seyretmiştir. Da?, tepe, nehir adları da bundan paylarını almıştır. Yerleşim yerlerinin adları, her ülkenin kültürel malvarlı?ı ve mirası demektir. O adlar yöre halkı tarafından yüzyıllar öncesinde konmuş ve benimsenegelmiştir. Merkezi kararlarla bunların de?iştirilmesi kültür zenginli?ine de saygısızlıktır.

c) Dil yasakları: 1983 tarihli, Türkçeden Başka Dillerle Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun dolambaçlı bir ifadeyle aslında Kürtçeyi yasaklamıştı. Bu yasa, Terörle Mücadele Kanunu'nun 23. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır (12. 4. 1991). Ancak bu yasa?ın dayanakları Anayasada hala mevcuttur. Şöyle ki; "Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz" (md. 26/3), "Kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dilde yayım yapılamaz" (md. 28/2). Bu yasaklara aykırı basılı eserler, ses ve görüntü bandları, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yetkili merci tarafından toplattırılır (AY md. 26/3). Dil yasa?ına ilişkin yasanın kaldırılmış olmasına karşın bu anayasal kurallar hâlâ hüküm ifade etmektedir. Bunlara ve bunlara dayalı yasalara göre sürekli "toplatma" kararları alınmaktadır. Ileri sürülen gerekçe de, Kürtçe sözlerin anlamının derhal anlaşılamaması, içlerinde suç olup olmadı?ı konusunda kuşkuya düşüldü?üdür. Uygulama özellikle PVSK hükümlerine dayandırılmaktadır. Bu duruma son verilmesi şarttır.

d)Kürtçe e?itim yasa?ı : Anayasa şöyle diyor: "Türkçeden başka hiçbir dil, e?itim ve ö?retim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve ö?retilemez" (md. 42/son, 1. cümle). Yabancı Dil E?itimi ve Ö?retimi Kanunu'nun ifadesi ise şudur ve iyice gariptir: "Türk vatandaşlarına ana dilleri, Türkçeden başka hiçbir dille okutulamaz ve ö?retilemez" (2923-14. 10. 1983, md. 2/a). Gariplik şuradadır ki, cümleden çıkan "anlam"a göre, Türk vatandaşlarının ana dilleri Türkçeden başka bir dil de olabilir, ama bu ana dil ancak Türkçe olarak okutulabilir.

e)Kürtçe siyasal faaliyet yasa?ı: Dernekler Kanunu'nun 5. maddesinin 6. bendi şöyle demektedir:"Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılı?ına dayanan azınlıklar bulundu?unu ileri sürmek veya Türk Dilinden veya kültüründen ayrı dil ve kültürleri geliştirmek veya yaymak suretiyle azınlık yaratmak..." (amacıyla dernek kurulması yasaktır). Bend hükmü, daha önce Siyasi Partiler Kanunu md. 81 vesilesiyle de gördü?ümüz gibi, son derece baskıcı bir karakter taşımaktadır. Aynı yasanın 6. maddesi 4. bendi de, "kanunla yasaklanmış dillerle yazılmış pankart, levha, plak, ses, görüntü bandı, broşür, el ilanı, beyanname ve benzerleri"nin, dernekçe düzenlenen ya da derne?in katıldı?ı açık veya kapalı yer toplantılarında kullanılmasını yasaklar.

Siyasal Partiler Kanunu'nun 81. maddesinin hükmü şöyledir:

"Siyasi partiler:

i) Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılı?ına dayanan azınlıklar bulundu?unu ileri süremezler.

ii) Türk dilinden veya kültüründen başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti üzerinde azınlıkar yaratarak millet bütünlü?ünün bozulması amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar.

iii) Tüzük ve programlarının yazımı ve yayımlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçe'den başka dil kullanamazlar; Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve da?ıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar. Ancak, tüzük ve programlarının kanunla yasaklanmış diller dışındaki yabancı bir dile çevrilmesi mümkündür". Bu hükmün bütünüyle kaldırılması gerekir.

f) Kürtçe radyo- tv yayın yasa?ı: Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nda de?işiklik yapılarak, Türkçeden başka dillerde yayın olana?ı sa?lanmalıdır.

3. Kürt dili, kültürü ve folklorunun geliştirilmesi için gerekli olan çalışmaların yapılmasına engel olunmalıdır.

4.)OHAL , Özel tim kurumu ve Koruculuk la?vedilmelidir.

5.) Bölgede konumlandırılan illegal Yapılar Tasfiye Edilmelidir. Kontr-gerilla yapılanmasından günümüze arta kalan tüm yapılanmalar ve JITEM gibi illegal istihbarat birimleri da?ıtılmalıdır. Tüm güvenlik güçleri haber almada ihbarcılık, özel hayatı gözleme, izleme ve gizlice dinleme gibi ilkel ve demokratik olmayan yöntemlere itibar etmemelidir.

6) Yaklaşık 3428 yerleşim yerinden yakılarak ya da boşaltılarak göç ettirilen köylülerin geriye dönüşleri önünde ki yasaklamalar kaldırılmalı ve zararları tazmin edilmelidir. Bilindi?i gibi köy boşaltması sürecinde evler, ahırlar, ambarlar tahrip edilmiş, önemli bölümü yakılmış; meralar kapatılmış; yurttaşların tapulu arazileri kendilerine yasaklanmış; ürünleri tahrip edilmiş; arı kovanları, cevizlikleri, odunluk ve meşe alanları ile bahçelerinden yararlanma hakları ellerinden alınarak yoksullu?a ve sefalete itilmişlerdir. Göç edenlerin, köylerinde bıraktıkları ev, tarla, ba? ve bahçeleri ile ba?lantıları kopmuş olup; köyde geride bıraktıkları geçim kaynakları ile ilişki kurmalarına, ürünlerini toplamalarına, kovanlarını sa?malarına, odunlarını kesmelerine de izin verilmemiştir.

Yılardır biriktirilen tüm ekonomik de?erler ellerinden alınmış, aileler parçalanmış, yeni ve bilinmez bir serüvene itilmişlerdir. Resmi verilere göre (OHAL), Bölgede 1.259 okul güvenlik nedeniyle, 357 okul ö?retmensizlik ve 587 okul di?er eksiklikler nedeniyle toplam 2202 okul e?itime kapalıdır. Bölgedeki 831 sa?lık evinden sadece 88'i açıktır. Tüm bu nedenlerle köylerine dönüş için bir proje gerçekleştirilmelidir.

Kısaca;
a-Köy-kent gibi oluşumlara gidilmekten vazgeçilerek herkesin ma?duriyetlerinin giderilmesi ve köyüne dönmesi önünde engellerin kaldırılması

b-Idare, geri dönülmesi mümkün olan/olmayan köy ayrımı yaparken, yeniden iskan edilebilirlik kriterini temel almalı; "güvenli?in sa?lanmayaca?ı gibi" bölgenin yapısı gere?i objektifli?in korunamayaca?ı nedenler ileri sürülmemelidir.

c-Yasal haklarını kullanarak mezralarına geri dönmek isteyen yurttaşlarımızın, maddi kayıpları karşılanmalıdır.

d- Köyüne geri dönmek isteyen her aileye, yeterli düzeyde, faizsiz ve uzun vadeli, özel bir kredi verilmelidir.

e-Boşaltılmış olan her konutun, sa?lıklı koşullarda yaşanabilir mekanlar olarak onarılması veya yeniden yapılması için, inşa ve yapımı için gerekli malzemeler ile gerekli proje ve teknik yardım, ilgili ailelere, karşılıksız olarak verilmeli, teknik destek sa?lanmalıdır.

f-Köye geri dönen her aileye, iste?ine göre 2'şer baş süt ine?i veya 15 koyun, karşılıksız olarak verilmeli; bu konuda teknik destek sunulmalıdır.

g-Düşük faizli besi projesi uygulamasından, öncelik köyüne dönen yurttaşlarımız yararlanmalı; bu durumlar için, kefaletsiz, sadece kendi emvallerine dayalı teminat sistemi geliştirilmelidir.

h-Köye geri dönen ailelerin, ev ekonomisi faaliyetlerini başlatabilmeleri için gerekli ekipman ve sermaye ve girdi olanakları, 5 yıllık süre için devlet tarafından yaratılmalıdır.

i-Geri dönen aileler meşe odunu, meşe palamutu, ceviz, fıstık ve benzeri orman ürün ve a?aç meyvelerinin üretimi ve pazarlanması için özendirilmelidir.

j-Geri dönülen köylerde sa?lık evleri, ilkö?retim okulları, köy odası ve P.T.T. gibi kamusal hizmet binaları onarılarak veya yeniden tesis edilerek, eksik kadroları giderilerek hizmete açılmalıdır.

6.)Bölgeye yönelik ekonomik ve sosyal tedbirler alınmalıdır. Bölgesel Ekonomik Kalkınma Planı uygulanmalıdır. Işsizlik, yoksullaşma ve sefalete kalıcı bir çözüm bulunmalıdır.

Bu temelde;
a- Toprak ve tarım reformu yaşama geçirilmelidir. GAP Bölgesinden başlanarak, demokratik kooperatifçilik eşli?inde, Bölgesel Kalkınma Planları ile uyumlu uygulanacak toprak ve tarım reformu ile, toprak da?ılımındaki çarpıklıkların azaltılması ve tarımda verimlili?in artırılması hedef alınmalıdır. GAP Bölgesi için yapılan bir çalışma, çiftçi ailelerinin %38'inin topraksız oldu?unu göstermektedir. Bu oran, bu bölgedeki toplam tarım topraklarının önemli bir bölümünü oluşturan Şanlıurfa'da %42.1'e, Diyarbakır'da ise %45.1'e çıkmaktadır. Tarım kesiminde toprakların mülkiyet yapısında da büyük bir çarpıklık vardır. Bu bölgedeki toprakların dörtte birinden azına ailelerin dörtte üçü sahip bulunmaktadır. Diyarbakır ilinde, toprak sahibi ailelerin %6'sı toplam tarım arazilerinin %57'sine sahip iken, ailelerin %76'sı toplam tarım arazilerinin %17'sine sahip bulunmaktadır .

b-Güneydo?u sınır bölgesindeki mayınlı arazi de temizlenerek, bu amaçla kullanıma sunulmalıdır.

c-Bölgede güvenlik nedeniyle uygulanan "yayla yasa?ı" ve son yıllarda uygulanan yanlış hayvancılık politikası bölgenin başlıca gelir kayna?ı olan hayvancılı?a büyük bir darbe vurmuştur. Güvenlik güçlerince meraların kapatılması ve ormanların yer yer tahrip edilmesi, bölgede hayvancılı?ın çökmesi ile kırsal ekonomik faaliyetlerin büyük ölçüde durmasına neden olmuştur. Tunceli'de bu olumsuz koşullar altında; 1990 yılında 453500 olan koyun sayısı 1995 de 192500'e, 236200 olan keçi sayısı 75500'e, 71900 olan sı?ır sayısı ise 35000'e düşmüştür. Hayvancılı?ın bölgede hızla geliştirilmesi amacıyla; yayla yasa?ı kaldırılmalı, mera ve ahır besicili?inin yaygın halk kesimlerince yo?un olarak yapılabilmesini sa?layacak, bölgeye yönelik do?rudan teşvikler, esnek kefalet koşulları ile yaşama geçirilmeli, süt hayvancılı?ının yaygın oldu?u yörelerde çiftçilerce, sütü işleyerek peyniri ve di?er süt ürünleri üretecek küçük imalathanelerin kurulması özendirilmelidir.

d- Yeni iş alanları ve ek istihdam olanakları yaratılmalıdır.

e- Gelir da?ılımındaki aşırı çarpıklı?ı azaltacak somut adımlar atılmalıdır.

f- Bölgenin ekonomik ve sosyal alt yapısı hızla iyileştirilmelidir.

g- GAP'ın hızla yaşama geçirilmesi, öncelikli konumda olmalıdır.

h-Bölgede sınır ticareti geliştirilmeli; serbest ticaret ve sanayi bölgeleri kurulmalıdır.

ı-Işsizlik sigortasının aşamalı ve öncelikli olarak bu bölgede uygulamaya geçirilmelidir,

i-Bölgede de, herkesin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması, sa?lık sigortasına kavuşturulması sa?lanmalıdır.

j-E?itim, kültür ve sa?lık alanındaki okul, tesis, hastane ve ilgili altyapı alanındaki eksikliklerin hızla giderilmesi hedef alınmalıdır.

k-Bölgedeki yerel yönetimler mali açıdan desteklenmeli; yerel yönetimlerin mevcut borç ve bütçe açıkları hazine kaynakları ile kapatılarak tahkim edilmelidir.

| ta?a dön | bir önceki| bir sonraki|